Aralık 6, 2024

AİLE EĞİTİMİNİN TANIMI VE AMAÇLARI

Aile eğitimi anne babaların çocuklarını sağlıklı bir şekilde yetiştirmelerini sağlamak amacı ile geliştirilmiş etkinliklerin tümünü kapsamaktadır. Aile eğitim programlarının amaçları programın temel görüşüne göre farklılık gösterse de aile eğitim programları çocuğun ilk ve en önemli eğitimcisinin anne babası olduğu fikrini kabul et­mektedir. Bu nedenle aile eğitim programlarının temel amacının; anne babaların özgüve­nini geliştirmek, olumsuz davranışlarını değiştirmek, anne babaları ve diğer aile üyelerini çocuğun bakımı, gelişimi ve eğitimi ile ilgili konularda desteklemek ve bu yolla ebeveyn çocuk iletişimini artırmak ile ilgili olduğu belirtilmektedir.

AİLE EĞİTİMİNİN ÖNEMİ

Aile, toplumun en küçük temel kurumlarından biridir. Toplumun en küçük sosyal örgü­tü ve aynı zamanda eğitim kurumudur. Çocuk ilk duygu, davranış, düşünce ve eğitimi ailesinde kazanmaktadır. Anne babanın aynı zamanda çocuğun ilk eğitimcisi olduğu bi­linmektedir. Çocuklar ilk olarak anne babalarının yardımı ile dış dünyayı ve kendilerini tanırlar. Çocuğun yaşamının ilk yıllarında kazandığı değerler, davranışlar ve alışkanlık­lar sonraki yıllarda da etkisini sürdürmektedir.

Çocuk anne babasından aldığı kalıtımsal özelliklerle dünyaya gelmektedir. Çocuğun kalıtım yolu ile getirdiği özelliklerin ne kadar ve nasıl gelişeceği ise; ailenin sosyo ekonomik ve kültürel durumu, aile bireylerinin bir­birleri ile ve çocukları ile olan ilişkileri, çocuk yetiştirme tutumları, çocuk gelişimi, eğitimi, sağlık, beslenme gibi konulardaki bilgileri ve çocuklarına sağladıkları uyarıcı ortamlar ile ilgili olduğu belirtilmektedir.

AİLE EĞİTİMİNDE FARKLI MODELLER

Aile eğitim programlarının temel amaçları birbirine çok benzemekle birlikte uygulamada çeşitli şekillerde yapılmaktadır. Aile eğitim programlarının bazıları ev merkezli, bazıları kurum merkezli, bazılarında da hem kurum hem ev merkezli olarak birkaç model bir arada kullanılmaktadır. Bu farklı modeller;

  1. Ev merkezli aile eğitimi
  2. Okul öncesi kurumlarda çocuk eğitimiyle bütünleştirilmiş aile eğitimi
  3. Kurumlarda-ev merkezli aile eğitimi
  4. Basın yayın aracılığı ile yapılan aile eğitimi (uzaktan eğitim)
  5. Çocuktan çocuğa eğitim.

1.EV MERKEZLİ AİLE EĞİTİMİ

about:blank

Ev merkezli aile eğitim programları, çocuğun gelişimi ve eğitiminde ailenin önemini vur­gulamaktadır. Ev ziyaretlerinin süresi ve sıklığı programdan programa farklılık göstermektedir. Ev merkezli aile eğitim programlarının amacı alt sosyo-ekonomik düzeydeki ailelerin çocuklarının gelişimlerini, beslenmelerini desteklemek ve sağlıklı bü­yüyüp gelişimlerini sağlamak için ev ziyaretleri yolu ile anne baba veya çocuğa bakan kişiye eğitim vererek ev ortamını düzenlemek ve çocuğun tüm gelişim alanlarını destek­lemektir. Ev merkezli eğitim programları aynı zamanda anne babaların çocuk ile olumlu iletişim kurmalarını, annenin evdeki statüsünün yükselmesini ve ailenin bilinçlenmesini sağlayarak çocuğun gelişiminin ve eğitiminin olumlu yönde desteklenmesini sağlamak­tadır.

Ev merkezli aile eğitim programları ile sadece anne baba değil bütün aile üyeleri progra­ma dâhil edilmektedir. Ev merkezli aile eğitim programla­rında çocuğun ev ortamının da desteklenmesi ile okul ve ev ortamı arasındaki farklılıklar da ortadan kaldırılabilmektedir. Ayrıca ev merkezli eğitim, kurumlarda verilen eğitime göre daha fazla çocuğa hizmet vermesi, daha ekonomik olması gibi pek çok avantaja sahiptir. Ev merkezli aile eğitim programında öğrenme doğal ortamda gerçekleşmekte ve eğitimci ev ortamında ebeveynle çocuk arasındaki iletişimi gözlem­leyebilmektedir. Ev ortamında ebeveyn eğitime doğrudan katılmaktadır ve kendini daha rahat ifade etmektedir.

2.OKUL ÖNCESİ KURUMLARDA ÇOCUK EĞİTİMİ İLE BÜTÜNLEŞTİRİLMİŞ AİLE EĞİTİMİ

Okul öncesi eğitim ile bütünleştirilmiş aile eğitimi okul öncesi eğitim programlarına de­vam eden çocukların ailelerine anne baba eğitimi vererek yapılmaktadır. Program çocuklara verilen okul öncesi eğitim ile ailelerine verilen eğitimin bütünleştiril­mesi olarak ifade edilmektedir. Bu programda Okul öncesi eğitime devam eden çocukların ailelerine kurumda ya da ailenin evinde çocuk gelişimi ve eğitimiyle ilgili bilgiler verilmektedir. İçerik programın uygulama şekline göre değişmekte­dir. Bu yaklaşımda aile eğitimi farklı şekilde uygulanmaktadır. Bunlar;

  • Ebeveynin sınıf etkinliklerine katılması
  • Ev ziyareti
  • Ebeveynin yönetime katılması
  • Ebeveynlere bilgi verici toplantılar

Ebeveynin Sınıf Etkinliklerine Katılması: Bu yöntemde anne babalar sınıftaki çalış­malara katılarak programın hedef ve amaçları ve çocuklarının okul öncesi eğitim kurumunda öğrendikleri ile ilgili bilgi sahibi olmaktadır. Ayrıca anne baba kendi çocuğunun diğer çocuklar ve yetişkinler ile olan iletişimini gözlemekte ve çocuk gelişimi hakkında daha çok bilgi sahibi olmaktadır. Anne babanın kendine olan güveninin artmasını sağla­maktadır. Anne babalar sınıfta çocukları ile ilgili bilgi sahibi olmanın yanında sınıfta farklı etkinliklerde öğretmenin rolünü üstlenerek ya da ona yardımcı olarak katılmaktadırlar.

Ev Ziyareti: Eğitimci ev ziyaretinde olumlu ilişkiler kurmak için planlamalar yapmak­tadır. Ev ziyaretinde eğitimcinin yanında kitap, oyuncak götürmesi ya da oyun etkinliği hazırlaması konuşmak için uygun fırsatlar sağlayabilir. Eğitimci bazı ev ziyaretlerinde de ebeveynlere çocuk gelişimi, çocuğun öğrenmesi ile ilgili konularda kaynaklar getirmekte, ebeveynlere ihtiyacı olan konularda nereden bilgi alabilecekleri konusunda rehberlik et­mekte ve ebeveynlerle bilgi alışverişi yapmaktadır.

Ebeveynin Yönetime Katılımı: Anne babanın okul öncesi eğitim programlarına etkili bir şekilde katılmasını sağlamak için kurumun amaçları, hedefleri, politikaları hakkında karar verirken anne babaların da katılması gerekmektedir. Bu nedenle okulların yönetim kurullarında ebeveyn temsilcilerinin bulunmasının alınan kararların gerçekçi olması ve uygulanması açısından önemli olduğu bilinmektedir.

Ebeveynlere Bilgi Verici Toplantılar: Haftada, on beş günde veya ayda bir kurumda anne babaların katıldığı toplantılar düzenlenmektedir. Toplantılarda ebeveynlerin ihtiyaç­larına göre çocuk gelişimi, eğitimi ve sağlık, beslenme gibi konular üzerinde konuşul­makta, eğitici filmler gösterilmekte ve aileler ile çocuk gelişimi ile ilgili tartışmalar yapıl­maktadır. Ayrıca ailelerin programlar ile ilgili bilgi sahibi olmaları ve sınıftaki etkinliklerin nasıl yapıldığını öğrenmeleri için ayda iki gün sınıftaki çalışmalara katılmaları istenmek­tedir.

3.KURUMLARDA EV MERKEZLİ AİLE EĞİTİMİ

Kurumlarda aile eğitimi, yalnız anne babaların eğitildiği ya da anne babaları ile birlikte çocukların da merkeze geldiği iki farklı uygulamayı kapsamaktadır. Bu program anne baba eğitimini temel almakta sıfır- altı yaş çocuklarının ebeveynleri hedef kitleyi oluştur­maktadır. Ebeveynler bir ya da birkaç yıl bu tür programlara devam etmektedir. Bu prog­ramlarda anne babaların çocuk gelişimi konusunda bilgi ve becerilerini artırmak, anne babaların çocuklarının üzerindeki etkilerini vurgulamak, ailelere sağlık bilgisi vermek, ailenin bireysel sorunlarına yardımcı olmak ve aileler ile ilgili diğer hizmetlerden haberdar edilmeleri sağlanmaktadır.

Reklam

4.BASIN YAYIN ARACILIĞI İLE YAPILAN AİLE EĞİTİMİ (UZAKTAN EĞİTİM)

Bu yaklaşımda aile eğitimi uzaktan öğretim yöntemlerinden yararlanılarak gerçekleştiril- mektedir. Kullanılan yöntemlerin farklılığı nedeni ile değişik uygulamalar bulunmaktadır. Anne baba ve çocuğa bakan diğer kişilerin eğitiminde medya ile eğitim denildiğinde radyo, televizyon ve basın yoluyla eğitimi kapsamaktadır. İlan panoları, gezici tiyatro kulüpleri ve pazarlamacıların kullanılması gibi alternatif farkındalık çalışmaları ile desteklenmektedir. Okuma yazma oranının düşük olduğu yerlerde yazılı basını kullanmanın yanında resimler ve çizgi romanlar, mesajları iletmek için etkili bir şekilde kullanılmaktadır.

Uzaktan eğitim yöntemi coğrafî şartlarda yaşanan sorunlar ve eğitim kurumu yetersizliği gibi durumlarda ailelere yüz yüze eğitim verilemediğinde aynı anda çok sayıda aileye ulaşılması açısından büyük yarar sağlamaktadır. Ancak ebeveynlerin öğrenme düzey­leri ve programın etkisi ile ilgili geri dönütlerin alınmasındaki yetersizlikler de programın olumsuz yönü olarak ortaya çıkmaktadır.

Uzaktan eğitim modelinde aile eğitimleri daha etkili hale gelmesi için ailelerle karşılıklı etkileşimi sağlayıcı çalışmalarla desteklenmesi ve programın diğer aile eğitim modelleri ile birlikte kullanılması gerekmektedir. Ayrıca uzaktan eğitim programının aileler üzerindeki etkisini ölçmek amacı ile izleme ve değer­lendirme çalışmaları yapılmalıdır, izleme ve değerlendirme çalışmaları sonucunda elde edilen bulgulara göre programda düzenlemeler yapılmalıdır.

5.ÇOCUKTAN ÇOCUĞA EĞİTİM

Çocuktan Çocuğa Eğitim Programı, 1977 yılında İngiliz Hükümeti ve Dünya Sağlık Örgü­tünün çalışmaları ile başlamıştır. Çocuktan çocuğa yaklaşım 1978 yılında “Uluslar Arası Çocuk Yılı” öncesinde tanıtılmış ve ilk çocuktan çocuğa programı Londra Üniversitesin­de başlatılmıştır. Çocuktan çocuğa eğitimi, yaşça büyük çocukların kendilerinden küçük kardeşlerinin sağlıklı gelişimi için gerekli olan bilgi ve becerileri kazandırmayı amaçlayan bir eğitim programıdır.

Çocuktan çocuğa eğitim yönteminde temel olan, yalnız öğrenme değil, bireylerin öğrendikleri bilgileri başkaları ile paylaşmalarıdır. Bu yöntemde çocu­ğun öğrenme sürecine etkin bir biçimde katılması için teşvik edilmesi, somut bilgiler ve örnekler verilmesi, öğrendiklerini uygulamasına yardımcı olunması ve çocukların öğren­diklerini hemen uygulayabilmesi için okul, ev ve toplum arasında bağlantı kurması esas­tır. Çocuktan çocuğa yaklaşımı; çocukları geleceğe hazırlamak, çocuğu pasif durumdan aktif hale getirmek, çocukların öğrendikleri bilgileri anne baba ve çevrelerine de aktaran bir statüye geçiş yapmalarını sağlamak amaçlamaktadır.

Çocuktan çocuğa yaklaşımı ile; büyük çocuklar küçük çocuklara yardım edebilirler, onlar­la ilgilenebilirler, öğrendiği bilgileri onlara öğretebilirler, iyi örnekler gösterebilirler. Çocuk­lar aynı yaştaki diğer çocuklara yardım edebilirler, ailelerine ve topluma sağlık mesajları ve örnekleri verebilirler.

Çocuktan çocuğa programları genellikle ilkokul dönemindeki büyük çocuklara sağlık ve gelişim ile ilgili bilgilerin öğretilmesi ile ilgili olarak hazırlanmaktadır. Çocuktan çocuğa programları ilkokulların yanında sağlık merkezleri, beslenme programları, sosyal hizmet programları, zor koşullarda olan çocuklar ve engelliler için yürütülen programlarla da bağlantılı olarak uygulanabilmektedir. İçerik programlar arasında değişiklik gösterse de genellikle sağlık, bakım, beslenme, kazaların önlenmesi ve zihinsel ve sosyal gelişim gibi konuları kapsamaktadır. Etkinlikler ve malzemeler genellikle yerel olarak geliştiril­mekte ve öyküler, şarkılar, komik piyesler, kukla ve posterleri içermektedir.

Çocuktan Çocuğa yaklaşımında eğitim programı hazırlanırken “Kim Öğrenecek?”, “Ne Öğrenecek?”, “Kimden Öğrenecek?” soruları yanıtlanacak şekilde üç boyut dikkate alın­maktadır.

TÜRKİYE’DE UYGULANAN AİLE EĞİTİM PROGRAMLARI

Aile eğitim programlarından ana baba okulu, 0-4 yaş anne çocuk eğitimi programı, anne çocuk eğitimi programı Türkiye’de uygulanan programlar arsında yer almaktadır.

ANA BABA OKULU

Bu program İstanbul Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi tarafından yürütülmüştür.

 Programın Hedefleri: Bu projenin hedefleri anne babaların çocuklarına istenilen dav­ranış ve alışkanlıkları kazandırmalarına, çocuklarının özdenetim kazanmalarına, çocuklarının duygu ve düşüncelerini özgürce ifade edebilen bireyler olmalarına yardımcı olmalarını sağlamaktır. Bunun için anne babalara çocuk ile iletişim, çocukların gelişim özellikleri, etkili anne baba eğitimi, cinsel gelişim gibi çocuklar ve gençlerle ilgili birçok konuda rehberlik edilmektedir.

Reklam

Programın Hedef Kitlesi: Projenin hedef kitlesi İstanbul ilinin gecekondu bölgelerinde yaşayan düşük sosyo-ekonomik düzeydeki anneler ve babalardır.

 Programın İçeriği: Ana Baba Okulu’nda anne babaların çocuklarına karşı tutumlarını olumlu yönde geliştirmelerini sağlayarak çocukları ile sağlıklı bir şekilde iletişim kurabil­meleri için çeşitli konularda bilgi verilip onlara rehberlik edilmektedir.

Ana Baba Okulu’nda 33 saatlik bir eğitim dönemi içinde anne babalar bebeklik dönemi (sıfır-iki yaş), okul öncesi dönemi (üç-altı yaş), temel ihtiyaçların kazanılmasında ailenin rolü, son çocukluk dönemi (6-12 yaş), ergenlik dönemi, çocuğun cinsel eğitimi, yaygın anne baba tutumları, çocuklarla olumlu iletişim kurma yolları, çocuklarda uyum ve dav­ranış bozuklukları, eğitim başarısını yükseltmede sağlıklı ve mutlu insanlar yetiştirmede ailenin rolü, karı koca ilişkilerinden doğan sorunlar, eşlerde problem çözme, çalışan anne ve çocuğu ve baba çocuk ilişkisi konularında bilgiler verilmektedir.

0-4 YAŞ ANNE ÇOCUK EĞİTİMİ PROGRAMI

 Bu program Gazi Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesi Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Ana- bilim Dalı, Milli Eğitim Bakanlığı Çıraklık ve Yaygın Eğitim Genel Müdürlüğü ve UNICEF ile birlikte yürütülmüştür.

 Programın Hedefleri: Bu çalışmanın amacı sosyoekonomik yönden elverişsiz şartlarda yaşayan aileler ve çocuklara erken yaşlarda ev-kurum merkezli eğitimin çocukların geli­şim düzeylerine katkısını ortaya koymaktır.

Programın Hedef Kitlesi: 0-6 yaş arasında çocuğu olan alt-sosyo ekonomik düzeydeki annelerdir.

Programın İçeriği: Anne Eğitim Programı iki bölümden oluşmaktadır. Bunlar;

  • Anne Eğitim Programı (AEP)
  • Gelişimsel Eğitim Programı (GEP)

Anne Eğitim Programı (AEP):Anne eğitim programı iki bölümden oluşmaktadır.

a)0-2 yaş (0-24 ay)bebeği olan anneler için AEP.

b)2-4 yaş (25-48 ay)bebeği olan anneler için AEP.

0-2 yaş için olan AEP ev ziyaretleri yapılarak bireysel olarak uygulanırken, 2-4 yaş için olan program Halk Eğitim Merkezlerinde annelerle en fazla yirmi kişiden oluşan gruplarla grup toplantıları şeklinde uygulanmaktadır. Her iki programda da annenin 0-4 yaş çocuğunun gelişimi, sağlığı, beslenmesi ve ilk yardım konularında bilgilendirilmesi ve bilgilerini de günlük yaşamında kullanması amaçlanmaktadır. Konular annelere aktif olarak katılacakları yöntemlerle aktarılmaktadır. Annenin katılımını sağlamak için tartışma, rol oynama, soru-cevap, demonstrasyon teknikleri konular aktarılırken kullanılmaktadır. Halk Eğitim Merkezlerinde görevli Anne Eğitim Programı için eğitilen öğretmenler, bu programı 25 hafta süre ile uygulamaktadırlar.

Gelişimsel eğitim programı (GEP): Gelişimsel Eğitim Programı çocuğun gelişim özel­liklerine uygun olarak hazırlanmış annenin çocuğu ile birlikte oynayabileceği oyunlardan oluşmaktadır. Bu oyunların uygulanması ile anne ve çocuk arasındaki iletişimin artması, çocuğun tüm gelişim alanları yönünden desteklenmesi ve çocuğun yaşadığı ev orta­mının zenginleştirilmesi amaçlanmaktadır. Ayrıca eğitimci, GEP uygulandıktan sonra annelere evdeki artık malzemeleri kullanarak oyuncak, kitap yapımını da öğretmektedir.

ANNE ÇOCUK EĞİTİM PROJESİ (AÇEP )

Bu projede çocuklara verilen okul öncesi eğitim ile evde verilen desteğin çocuk üzerin­deki etkileri incelenmektedir.

Programın Hedefleri: AÇEP, sosyal ve ekonomik yönden olumsuz koşullarda yaşayan, anasınıfına gitmeyen 6 yaşındaki çocuk ve annelerini hedefliyor.

Programın İçeriği: AÇEP 3 bölümden oluşmaktadır:
• Anne Destek Programı
• Zihinsel Eğitim Programı (ZEP)
• Üreme Sağlığı ve Aile Planlaması.

Anne Destek Programı:
Her hafta, annelerle sohbet şeklinde işlenen bu bölümde anneler, çocukların zihinsel, sosyal ve bedensel gelişimi, beslenme, hastalıklar, tuvalet alışkanlığı, disiplin yöntemleri, çocuğu dinlemek, annenin kendini duyurması gibi çeşitli konularda bilinçlendirilmektedir. Bu yolla, annelerin, çocuklarının gelişimini daha bilinçli ve daha rahat desteklemeleri sağlanmaktadır.

Zihinsel Eğitim Programı:
Bu programda, anneyle çocuk evde her gün beraber çalışmaktadır. Annelere, çocuklarına uygulamaları için verilen 8 hikaye kitabı ve 25 çalışma formuyla, çocuğun zihinsel gelişiminin desteklenmesi ve okula iyi hazırlanması amaçlanmaktadır. Uygulama, ev ziyareti yapan öğretmenlerce de desteklenmektedir.

Üreme Sağlığı ve Aile Planlaması:
Sohbet şeklinde işlenen bu bölümde de anneler, kadın üreme sistemi, gebelikler ve doğum kontrol yöntemleri konularında bilinçlendirilmektedir.

YURTDIŞINDA UYGULANAN AİLE EĞİTİM PROGRAMLARI

HEAD START PROGRAMI

1960’ların ortalarında ABD’de “Yoksulluk ile Savaş” kapsamında, Head Start Projesi baş­latılarak, en çok ihtiyacı bulunan okul öncesi çocuklara eğitim, sağlık ve sosyal hizmetle­rin sunulmasının amaçlandığı ifade edilmektedir.

Programın Hedefleri: Head Start’ın 1965’te sekiz haftalık bir deneme projesi olarak başlayarak, Başkan Johnson’un “yoksulluk ve savaş” çalışmasının önemli bir parçası haline geldiği bilinmektedir. Çocukların eğitimsel, fiziksel ve sosyal gereksinimlerine bir bütün olarak bakılması, ayrıca ailelerine ve içinde yaşadığı topluma da bu şekilde bakıl­ması amaçlanmaktadır. Head Start programının dört amacı bulunmaktadır. Bunların her biri, farklı bir koordinatör tarafından ele alınmaktadır. Bu amaçlar;

Eğitim: Her bir çocuğa zihinsel, sosyal ve duygusal gelişmeyi sağlayacak yaşa uygun öğrenme deneyimlerinin sunulmasıdır.

Sağlık: Kapsamlı bir aşı programı ve tıbbi, zihinsel sağlıkla ve beslenme ile ilgili hizmet­lerin sunulmasıdır.

Sosyal Hizmetler: Ailelere, gereksinimlerinin neler olduğunu değerlendirme konusunda yardım etmek, bu hizmetlere nasıl ulaşılacağını göstermek ve aileleri güçlendirmektir.

Ebeveyn Katılımı: Ebeveynleri, çocuk bakım ve öğretim teknikleri konusunda bilgilen­dirmek, sınıf ortamındaki çalışmalara katılmalarını teşvik etmek, okul öncesi programla­rının planlanması ve idaresi konusunda cesaretlendirmektir.

Başlangıcından bu yana Head Start programının hedefleri arasında, programa ebeveyn­leri de dâhil etmek bulunmaktadır. HeadStart’ın felsefesi çocukların temel öğretmenleri olarak ebeveynlerin, programa doğrudan katıl­masını sağlamaktır.

Programın Hedef Kitlesi: Head Start, kapsamlı bir erken çocukluk gelişim programıdır. Düşük gelirli çocuklar ve ailelerine eğitim, sağlık ve sosyal hizmetler sunmaktadır. Head Start, kriz içindeki aileler için önemli bir kaynak oluşturmaktadır. Uyuşturucu ve alkol bağımlılığı, iş kaybı ve evsizlik gibi problemlere yardım sunmaktadır. Personel ve aileler ile yerel kuruluşlar arasındaki bağlar sebebiyle Head Start yerel toplumlarda değişimi kolaylaştırıcı rol oynamaktadır.

Head Start’a katılan çocukların çoğu üç-beş yaş arasındadır ve Head Start merkezle­ri doğum öncesinden başlayarak hizmet sunmaktadır. Head Start programında her çocuğun bireysel gelişimi üzerinde durulmaktadır. Normal programda engelli çocuklar da mevcuttur.

Uygulama Süreci: Head Start merkezlerinde sadece okul dönemi süreçlerinde yarım gün bulunmaktadır. İki ev ziyareti yapılır. Devam edemeyen çocuklar için ev merkezli programlar mevcuttur.

 Programın İçeriği: Head Start programında ebeveynlere “ebeveynlik” ve “beslenme” gibi birçok konuda bilgi verilmektedir. Ayrıca ebeveynlere evde çocuklarıyla uygulayabi­leceği aktiviteler sunulmaktadır. Ayrıca ebeveynlere tek tek yardım sunmak ta mümkün­dür. Bazılarına İngilizce eğitimi verilerek, okuma becerileri artırılmaktadır. Genel denklik diploması veya lise diploması gibi belgelere sahip olabilmek için ailelere eğitim verilmek­tedir.

HİGH SCOPE YAKLAŞIMI

 High Scope programı 1962 yılında Amerika Birleşik Devletleri, Michigan eyaleti, Ypsilanti şehri devlet okullarında özel eğitimden sorumlu müdür David P. VVeikart tarafından High Scope Perry Preschool projesi kapsamında geliştirilmiştir.

Programın Hedefleri: Program ilk yıllarda, sınıfta kalan, özel eğitime yönlendirilen veya okulu bırakan çocukların bilişsel gelişimini destekleyecek erken müdahale programı olarak planlanmıştır. VVeikart özellikle yoksul çevrelerden gelen çocukların özel eğitime yerleştiril­diğini belirtmekte ve bu çocukların başarısız olmalarına sebep olan modellerini eleştirerek okul öncesi eğitimin bu sorunlara çözüm bulacağını belirtmektedir. Ayrıca VVeikart, yoksul bölgelerden gelen lise öğrencilerinin akademik başarısının ve zekâ düzeylerinin düşük oldu­ğunu belirtmekte ve okul öncesi dönemde alınacak bir eğitimle, gelecek için başarı kazana­bileceklerini vurgulamaktadır. Buna göre High Scope programı ile, yoksullukla birlikte ortaya çıkan sorunlara eğitimle müdahale edilerek dezavantajlı bölgelerden gelen çocukların okula hazırlanması ve başarılı olması hedeflenmektedir. Bu sayede o dönem içinde yoksulluğun etkilerini eğitim yolu ile ortadan kaldırmayı hedefleyen ilk eğitim yaklaşımıdır.

High Scope Perry Okul Öncesi Programı, David VVeikart’ın okul başarısızlığının en önemli nedenlerinden birinin erken çocukluk eğitimi almamak olduğunu düşünen VVeikart’ın yok­sul ve azınlık çocuklarına uyguladığı bir programdır.

Programın Hedef Kitlesi: Program okul öncesi dönemdeki yoksul ve azınlık çocuklarına yönelik olarak geliştirilmiştir. High Scope programı ilk uy­gulamalarda bilişsel alana yönelik olarak amaçları temel alırken, daha sonra programda sosyal ve duygusal amaçlar da dâhil edilmiştir. High Scope programına alt-sosyo ekonomik düzeydeki ailelerin çocukları dâhil edilmektedir.

Programın Uygulama Süreci: High Scope Okul Öncesi Programı, öğretmenler tara­fından haftalık ev ziyaretleri şeklinde ve aynı zamanda düzenli olarak planlanmış grup toplantılarını kapsamaktadır. High Scope programında

kurum merkezli; anaokullarının sınıflarında Ekim-Mayıs ayları döneminde haftanın beş günü iki bu­çuk saat süren, , iki yıl boyunca devam eden öğretmenlerin haftada bir gün 90 dakika süren ev ziyaretlerine dayalı olarak yürütülen bir programdır.

Programın İçeriği: High Scope programında “etkin öğrenme” kavramı temel alınmakta­dır. High Scope yaklaşımında öğretmenlerin görevi, etkin öğrenmeyi geliştirecek bir or­tam sağlamak ve çocuklara kendi eylemleri hakkında düşünmeleri için yardımcı olmaktır. Etkin öğrenme, çocukların seyredip dinlemekle yetinmeyip, bu sürece etkin olarak, hare­ket ederek ve bir şeyler yaparak katıldıkları anlamına gelmektedir. Etkin öğreneme, High Scope programının temel unsurlarından biridir ve beş temel bileşenden oluşmaktadır:

Seçim: Ne yapacağına çocuk karar verir.

Malzeme: Çocuğun çeşitli biçimde kullanabileceği bol miktarda malzeme vardır.

Kullanma: Çocuk nesneleri özgürce kullanabilir.

Dil: Çocuk yapmakta olduğu şeyi anlatır.

Destek: Yetişkinler ve akranlar problem çözme ve yaratıcılık çabalarını görüp çocu­ğu teşvik ederler.

Günlük akış :

Planlama Zamanı: Planlama – yap- değerlendir döngüsü vardır. Günün başında 15 dk sürer. “Bugün ne yapmak istiyorsunuz diye sorulur. Çocuklar kendi kararlarını verip uygular. Güven ve güç duygusu oluşur. Öğretmen rehberlik yapar.

Çalışma Zamanı: Yap aşamasıdır. En uzun zamandır. Çocuklar her şeyden sorumludurlar. Öğretmen rehberlik yapar.

Toplanma Zamanı: Malzemelerin toplandığı zamandır. Tek başlarına toplanırlar. Açık raf sistemi malzemeler yerleştirilir.

Hatırlama (Değerlendirme) Zamanı: Değerlendirme evresidir. Bugün ne yaptınız sorusu sorulur. Çalışma zamanı yeniden gözden geçirilir ve paylaşımlar yapılır.

Küçük Grup Zamanı: 5-10 çocuk bir yetişkin 20 dk süre yapılandırılmış etkinlikler sunulur. Ancak öğrenciler özgün fikirlerini ortaya koyarlar.

Büyük Grup Zamanı (Çember Zamanı) : Bütün çocuklar 10-15 dk bir yetişkin ile beraber şarkı, tekerleme, müzik, parmak oyunu, drama vb etkinlikler yapılır.

Açık Hava Zamanı: 30-40 dk açık havada kum, tırmanma, koşma, atlama, zıplama, jimnastik gibi etkinlikler yapılır.

Etkileri: Çocuklara harcanan 1 doların 7 dolar olarak geri geldiği belirlenmiştir. Suç oranlarında azalma olmuş IQ düzeylerinde artış gözlenmiştir. Tüm gelişim alanlarında olumlu bir etki belirlenmiştir.

OKUL ÖNCESİ ÇOCUKLAR İÇİN EV EĞİTİMİ PROGRAMI

(HIPPY/HEATGER-THE HOME INSTRUCTION PROGRAM FOR PRESCHOOL YOUNGSTERS )

Programın hedefleri: Okul öncesi çocuğu olan ailelere evde eğitim programı Ailenin önemi üzerinde durmuştur.

Hedef Kitlesi: Okul öncesi çocuklar ve aileleri. Bilişsel gelişimi yetersiz olan aileleri kendi evlerinde desteklemiştir.

Uygulama Süreci: Ev ziyaretleri şeklinde yapılmıştır. Programa katılan anneler 15 günde bir toplanarak bilgi paylaşımında bulunurlar. İçeriği : Toplantılar sırasında sağlık, temizlik, besleneme, çocuk gelişimi, çocuk kitapları, okul sistemi, tatil programı, ev ekonomisi konuları konuşulur. Anneler basit hikaye kitapları okuyarak hem kendi hem de çocukların dil gelişimine katkı sağlar.

Etkileri : Tüm gelişim alanlarında olumlu bir etki belirlenmiştir.

AİLELER VE BEBEKLER İÇİN EV ETKİNLİKLERİ

(HOME ACTIVITIES FOR TOODLERS AND THEIR FAMILIES – HATAF)

Programın hedefleri: HATAF programı, bir-üç yaşındaki çocukların tüm gelişim alanlarını destekleyerek annelerin çocuk yetiştirme konusundaki becerilerini geliştirmesini desteklemek için 1973 Hebrew üniversitesi Dr. Lobmbard ve  ekibi tarafından geliştirildi. Bir diğer hedef ise Hippy programını daha geniş kitlelere yaymak

Hedef Kitlesi: 1-3 Yaşındaki çocuklar ve anneleri. 60- 80 aileye bir koordinatör tayin edilir.

Uygulama Süreci: Ev ziyaretleri şeklinde yapılmıştır. Ev ziyaretçileri büyük büyük çocukların anneleri arasından seçilir. Bu çalışma ilk yıl haftada bir saat ikinci yıl iki saat sürer. Çocukların Her ev ziyaretçisi 15 anne ile çalışır. Programa katılan anneler 15 günde bir toplanarak bilgi paylaşımında bulunurlar.

İçeriği : Dil, hikaye, kitap okuma, el göz koordinasyonu.

Etkileri : Tüm gelişim alanlarında olumlu bir etki belirlenmiştir.

ÖĞRETMEN OLARAK EBEVEYNLER (PARENTS AS TEACHERS – PAT)

Bu program ebeveyn eğitimi yolu ile çocuk gelişimi ve okul başarısını artırmak üzere geliştirilmiştir.

Programın Hedefleri: Program, ev ziyaretleri yolu ile çocukların, yaşama olabildiğince erken dönemde, iyi bir başlangıç yapabilmesi için, doğum öncesi dönemden beş yaşına kadar çocuğu olan aileleri çocuk gelişimi konusunda bilgilendirmeyi amaçlamaktadır. Prog­ramın felsefesine göre aileler, çocukların ilk ve en etkili öğretmenleridir.

 Programın Hedef Kitlesi: PAT, hamilelikten başlayarak çocuk anaokuluna başlayana kadar (genelde beş yaşa kadar) ailelere hizmet veren, ebeveyn eğitimi ve aile destek programıdır.

Programın Uygulama Süreci: Program ev ziyaretleri yolu ile uygulanmaktadır. Ziyaret­ler, ailelerin ihtiyaçları ve tercihlerine göre aylık, on beş günde bir ya da haftalık olarak düzenlenmekte ve çocuk doğmadan başlayabilmektedir.

Programın İçeriği: Programda her ailenin ev ziyaretlerinde çocuğun doğumundan itiba­ren tüm gelişim dönemleri için konular planlanmaktadır. Program kapsamında doğum­dan itibaren bebeğin sağlığı takip altına alınmakta, gelişimsel değerleri takip edilerek erken dönemde gelişimsel gerilikler ya da öğrenme güçlükleri belirlenerek erken mü­dahale edilmesi sağlanmaktadır. Sağlık hizmetlerinin yanında ailelere başka kurum ve organizasyonlarla işbirliği kurularak ihtiyaç duydukları konularda destek verilmektedir.

ANNE-ÇOCUK EV PROGRAMI

(THE MOTHER – CHİLD HOME PROGRAMI – MCHP)

Anne-Çocuk Ev Programı (AÇEP)1967 yılında Levenstein tarafından geliştirilmiştir.

Programın Hedefleri: Levenstein (1967) tarafından geliştirilen AÇEP’ in temel aldığı görüş, çocuklar için bilişsel gelişmenin, erken konuşma gelişimiyle beraber meydana geldiğini ve anne ile çocuğun ilişkilerinin bir parçası olduğudur. Programda bilişsel geliş­me ile çocuğun eğitim dezavantajlarını ortadan kaldırmak ve çocukların gelecekte okul problemlerinin ortaya çıkmasını engellemek amaçlanmaktadır. Levenstein’in stratejisine göre hedef yalnızca çocuk değildir, birey olarak annenin çocukla olan etkileşim sistemi de ele alınmaktadır

Programın Hedef Kitlesi: Program, düşük gelirli ailelerin iki ve üç yaşındaki çocukları­nın bilişsel gelişimini desteklemeyi amaçlamaktadır.

Programın Uygulama Süreci: Programda iki yıllık sürede maksimum 92 ev ziyareti ya­pılmaktadır. Bu ev ziyaretleri çocuk iki yaşındayken (birinci program) ve üç yaşındayken (ikinci program) uygulanmaktadır. Uygulamada oyuncak ve kitaplar, çocuğun anne ile sözel etki­leşimlerini desteklemek amacı ile uygulanmaktadır.

 Programın İçeriği: İki yıllık programın her yılında toplam otuz üç hafta uygulama yapıl­maktadır. Anne çocuk çifti haftada iki ziyaret edilir. 12 kitap ve 11 oyuncak seçilir.

ÇOCUKLUK EĞİTİMİNDE AİLE KATILIM ÇALIŞMALARI

Aile katılımı okul ile anne babalar arasındaki çok boyutluluğa dayanan her türlü iletişim ve etkileşim örüntüsünü kapsamaktadır. Anne-babaların çocuklarının eğitimine katılımları kendilerine olduğu kadar, çocuklar ve öğretmenler açısından da katkılar sağlamaktadır. Anne babaların katılımı öncelikli olarak okul ve ev arasındaki işbirliğini sağlamaktadır. Bu sayede çocukların eğitimi hem evde hem de okulda devam ederek, sürekli hale gelmektedir.

Ancak bazı durumlarda öğretmenler aile katılımı konusundaki bilgi eksiklikleri, aile katı­lımı çalışmaları sırasında ebeveynler tarafından istismar edilme kaygıları, aile eğitiminin gerekli olmadığına inanmaları ve zamanlarının yetersiz olduğunu düşünmeleri nedeni ile aile katılım çalışmalarını uygulamamaktadır.

AİLE EĞİTİM ETKİNLİKLERİ

Ebeveyn eğitim etkinlikleri; anne babaların çocuk sağlığı, gelişim, davranış yönetimi, iletişim, beslenme, ruh sağlığı vb. konularda bilgi ve becerilerini geliştirmeye yönelik sis­temli, planlı ve sürekliliği olan çalışmalardır. Aile eğitim programları planlanırken mutlaka ailelerin ihtiyaçlarını belirlemek için ihtiyaç belirleme formları uygulanmalı ve gereksinim­ler doğrultusunda eğitim programları hazırlanmalıdır.

Aileler öncelikli olarak o anda yaşa­dıkları sorunlar ile ilgili toplantılara ve eğitimlere katılmayı tercih ederler. Eğitim etkinlikleri planlanırken bu konu göz önüne alınmalıdır. Bu görüşlere paralel olarak, ailelerin eğitim ihtiyaçlarını karşılayabilmek ve ailelerin eğitim etkinliklerine katılımını artırmak amacı ile 2006 MEB Okul Öncesi Eğitim Programında yer alan Aile Eğitimi İhtiyaç Belirleme ve Aile Katılım Formu güncellenmiş, 36-72 Ay Çocukları İçin Eğitim programında kullanıma sunulmuştur.

Eğitim Toplantıları: Eğitim toplantıları ailelerin katılımını sağlamak açısından çok önem­lidir. Aile eğitim toplantıları bir plan dâhilinde yapılmalıdır. Aile eğitim çalışmaları sadece birkaç konferanstan oluşmamalıdır. Aile eğitim çalışmalarının mutlaka hedefi ve hedef davranışları olmalı ve o doğrultuda planlamalar yapılmalıdır. Aile eğitim çalışmalarının sonunda değerlendirme çalışmaları yapılarak eğitimin etkililiği ölçülmelidir. Bu toplantı­larda; eğitimciler ebeveynlerle çalışırken;

  • Göz iletişimi kurmalı,
  • Sevecen, saygılı ve hoşgörülü davranmalı,
  • Ses tonu ve vurgulara özen göstermeli,
  • Tüm anne babalara eşit davranmalı,
  • Ailelerden beklentiler açıklanmalı ve onların beklentileri dinlenmeli,
  • Anne babaların eğitim düzeyine uygun ifadeler ve örnekler kullanmalı,
  • Aile eğitim çalışmalarının öncesi ve sonrasında mutlaka aileler ile bilgi paylaşımında bulunmalı
  • Toplantı süresince tüm ebeveynlerin etkin katılımı sağlamalı,
  • Aile eğitim çalışmalarında çekingen, hiç konuşmayan bir ebeveyn olduğunda anne ba­banın başarılı olduğu bir konu ya da beceri ile ilgili olarak ebeveynin olumlu bir özelliğini ön plana çıkaracak ve katılımı destekleyecek çalışmalar yapmalı,
  • Söz almayan anne babalara cevaplayabileceklerinden emin oldukları konularda soru sormalı ya da görüşlerini sorarak söz hakkı vermeli ve konuya katılmalarını sağlamalı,
  • Toplantı sırasında grup üyeleri ile canlı, neşeli ve istekli bir çalışma havası yaratmalı,
  • Toplantı sırasında düzgün ve sade bir dil kullanmalı,
  • Konular arasında geçiş yaparken “Önemli başka bir nokta….” gibi sözel geçiş ifadeleri kullanmalı,
  • Pratik ve hızlı düşünebilmeli,
  • Otoriter tutumdan kaçınmalı,
  • Aileleri yargılamaktan kaçınmalı,
  • Onaylamadığı ya da hatalı bir davranışı uygulayan ebeveyni davranışı ile ilgili uygun bir dille uyarmalı,
  • Önyargılı davranmamalı,
  • Ailelere karşı sabırlı davranmalı,
  • Çabuk öfkelenmemeli,
  • Toplantı planlanan yönde gitmediğinde toplantıyı yönlendirmeli,
  • Bilgi hatası yapmamalı,
  • Konunun eksiksiz konuşulmasını sağlamalı,
  • Konunun içeriğine uygun olarak zamanı iyi kullanmalı,
  • Toplantılarda sürekli olarak bir ebeveynin konuşmasını ve toplantıyı yönlendirmesini engellemeli,
  • Toplantılar sırasında konu ile ilgili açıklayıcı örnekler vermeli, ancak bir çocuk ve ebe­veynin özel bir durumunu asla grup önünde anlatmamalı ve tartışmamalıdır.
  • Eğitim toplantıları sırasında önceki konularla bağlantı kurmalı,
  • Toplantının konu başlığı belirlenirken olumlu ifadeler kullanılmalı,
  • Çocuklardan ve toplantı konusundan bir sorun olarak bahsetmemeli, olumsuz ifadeler ve soru ifadeleri kullanmamalı,
  • Ebeveynlerin birbirlerini görebilecekleri şekilde “U” düzeninde oturmalarını sağlamalı,
  • Ortamın aydınlatma ve ısı durumunu göz önünde bulundurmalıdır.

Reklam

Bunların dışında eğitimci aile eğitim toplantılarında çok konuşan, diğer ebeveynlere söz hakkı tanımayan bir ebeveyn ile karşılaştığında, öncelikle çok konuşan ebeveyni gör­mezden gelmeli ve söz hakkı vermemelidir. Eğer ebeveyn sürekli konuşmaya devam ederse eğitimci konuşulan konu hakkında diğer ebeveynlerin de fikirlerini merak ettik­lerini söyleyerek başkalarına söz hakkı vermelidir. Ebeveyn tüm bu yöntemlere rağmen konuşmaya devam ettiğinde eğitimci ebeveyni öncelikle bu konuda uyarmalı ve konuş­maya devam edip diğer ebeveynlere söz hakkı tanımamaya devam ettiğinde ise toplan­tıdan sonra ebeveynle konuşmayı talep etmeli ve bu davranışı hakkında konuşmalıdır. Grup toplantılarında grubun anlaşamadığı ya da tartışmalı bir durum olduğunda eğitimci kendisi doğru yanıtı vermek yerine çözüm önerilerini grubun bulmasını sağlamalıdır.

Konferanslar: Ailelerin istek ve ihtiyaçları yönünde konferanslar düzenlenmelidir. Kon­feranslar, önceden belirlenen konularda ya da genel konularda öğretmen, yönetici veya davet edilen bir konuk tarafından verileceği gibi çocuk grubunu ve aileleri tanıyan sınıfın öğretmeni tarafından da verilebilir. Bir uzman davet edildiğinde ise, daha önceden ço­cukların ve ailelerin özellikleri hakkında uzman kişiye bilgi verilmeli, onunla birlikte ön­ceden konu içeriği gözden geçirilmeli, bilgilerin uygulanabilirliği ve ifadelerin anlaşılırlığı kontrol edilmelidir. Ebeveynler için konferanslar düzenlendiğinde resimler, afişler, bilgisa­yar sunuları kullanılarak aynı anda çok duyuya hitap edilmesi sağlanmalıdır.

Konferans sırasında ebeveynleri etkin kılacak yöntem ve teknikler belirlenmelidir. Tüm ebeveynlere söz hakkı verilmeli, eğitimci söz almayan anne babaların da etkin katılımını sağlamalıdır. Ailelerin sorularını cevaplamak, görüşlerini almak ve bir sonraki konferansın gündemini planlamak için konferansın sonunda mutlaka soru cevap zamanı ayrılmalıdır.

AİLE İLETİŞİM ETKİNLİKLERİ

Aile ve öğretmenler arasında iletişimi sürdürme ve geliştirme için farklı teknikler kullanı­labilmektedir. Bunlar:


Telefon Görüşmeleri
: Yüz yüze görüşme olanağı bulunmayan ebeveynlere telefon görüş­meleri yolu ile okulda yapılan etkinlikler hakkında bilgiler verilebilir. Ayrıca belirli aralıklarla çocuğun gelişimi ile ilgili olumlu bilgiler vermek amacı ile telefonla görüşmeler yapılabilir. Eğer ebeveynler telefon görüşmelerinin rutin olarak yapıldığından önceden haberdar edilir­lerse öğretmen aradığında görüşme sırasında kendilerini daha rahat hissederler. Telefon­da çocuk hakkında bilgi verilmeli ve olumlu yorumlarda bulunulmalıdır. Telefon görüşmele­rinde sorunlar tartışılmamalıdır.

Kitapçıklar: Okulun felsefesi, hedefleri, işleyişi, okulda uygulanan program, okulda ya­pılan etkinlikler ve kuralların yer aldığı kitapçıklar özellikle okulun ilk açıldığı dönemlerde, uyum eğitimi sırasında aileler için çok yararlı olmaktadır. Ayrıca aileler için okulu ya da sınıfı tanıtıcı kitapçıklar, adres kitapçığı, çocuk gelişimi ve eğitimi ile ilgili kitapçıklar ya da çocukların kendileri tarafından hazırlanan kitapçıklar düzenlenebilir. Kitapçıklar hazır­lanırken okulun bulunduğu sosyo-ekonomik düzey göz önüne alınarak ebeveynin eğitim düzeyine uygun bir anlatım tarzı kullanılmalıdır.

Teyp / Video Kayıtları: Öğretmen anaokulunda kayıt yapabilmek için her zaman bir ses kayıt veya olanak varsa görüntü kayıt cihazı hazır bulundurmalıdır. Öğretmen çocukların öğrendiği bir şarkıyı, şiiri, arkadaşları ile konuşmalarını, yeni öğrendiği bir sözcük ya da kavramla ilgili konuşmalarını, ilginç bir olay karşısındaki izlenimlerini, kendi yarattıkları hikâyeleri ses veya görüntü kayıt cihazına kaydederek ebeveynlerle paylaşmalıdır.

Fotoğraflar: Öğretmen çocukların görüntülerini almak için sınıfta/okulda her zaman bir fotoğraf makinesi bulundurmalıdır. Çocuk için ilk gerçekleşen olaylar, hatırlanması gere­ken durumlar ve etkinlik süreçleri fotoğraf makinesi ile kayıt edilmelidir. Çocukların sınıfta yaptıkları etkinlikler ya da bir gezinin fotoğrafları çekilerek ailelerle paylaşılmalıdır.

Duyuru Panoları: Duyuru panoları ebeveynlerin çocuklarını okula getirdikleri ya da okul­dan aldıkları zaman okuyabilecekleri yerlere yerleştirilmelidir. Aileler için hazırlanmış du­yurular, çocukların etkinlikleri ya da öğretmenin hazırladığı özel notlar, planlanan geziler, yapılan etkinliklerin fotoğrafları, sınıfta yaşanan olaylar hakkında kısa notlar, okulun ve okuldaki görevli personelin telefon numaraları, aileleri bilgilendirmek için hazırlanan özel notlar duyuru panosunda yer alabilir.

Reklam

Bültenler: Aileler için düzenli olarak haftalık, aylık bültenler hazırlanabilir. Bültenler ile ai­lelere çocukların yaptıkları etkinlikler, öğrendikleri oyunlar, şarkılar, şiirler, yaptıkları geziler, etkinlik fotoğrafları, sınıftaki olaylar hakkında bilgi verilebilir. Bültenler aracılığı ile ailelere çocukları ile birlikte yapabilecekleri etkinlikler ve oyun örnekleri verilebilir. Bültenler çocuk sayısı kadar hazırlanmalı ve tüm velilere verilmelidir.

Haber Mektupları: Aile katılımını sağlamak için eve haber mektupları gönderilebilir. Ha­ber mektupları hazırlanırken mesleki terimlerle değil ebeveynlerin anlayacağı ifade tar­zında yazılmalıdır. Haber mektupları, ailelerin dikkatini çekebilmek için her biri farklı biçimlerde (konusu, ifade tarzı, şekil, kullanılan görsel malzemeler vb.) hazırlanmalıdır. Hazırlanan mektubun kimin tarafından hazırlanıp gönderildiği mutlaka belirtilmelidir.

Yazışmalar: Yazışmalar ebeveynden okula, okuldan ebeveyne olmak üzere iki yönlü bir süreç olmalıdır. Bu süreçte öğretmen memnuniyetine ya da önemli olaylara ilişkin kısa bilgiler yazılabilir. Bazı okul öncesi eğitim kurumlan, ev ile okul arasında gidip gelen gün­lükler tutmaktadır. Bu sayede ebeveynden çocuk hakkında bilgiler alınabilir. Öğretmenin okulda yapılan çalışmalar hakkında gönderdiği bilgiler ebeveynin okulda yapılan çalış­malar hakkında bilgilenmesini sağlayacaktır. Yapılan yazışmalar sürekli olarak aileden malzeme, ücret vb. istemek için yapılmamalı, olumlu durumların paylaşılması için de aileye yazılar gönderilmelidir. Özellikle çocuğa yönelik olumsuz bir durum varsa yazış­malarla bildirilmemeli yüz yüze görüşülmelidir.

Portfolyo Dosyaları: Portfolyo, çocuğun tüm gelişim kayıtları, yapılan gözlemler, kayıt­lar ve yaptığı etkinleri kapsayan geniş bir gelişim takip dosyasıdır. Portfolyo dosyasında çocuğu daha iyi değerlendirmek amacı ile gelişim takibine yönelik kontrol listeleri, gözlem kayıtları, dereceli ölçekler, test verileri, çocuk ve aileye ait görüşme verileri, bilgi formları, raporlar, öğretmenin gözlem ve görüşleri, programda çocuk için belirlenen amaçlar ve çocuğun çalışma örnekleri yer almalıdır.

Toplantılar: Toplantılar, okulun politikaları ve programın anne-babalara tanıtılması açı­sından önemlidir. Ayrıca öğretmenlerin ve anne babaların birbirlerini tanımaları ve payla­şımda bulunmalarını sağlar. Toplantılar yapılmadan önce ailelerin görüş ve önerileri dik­kate alınmalıdır. Toplantı hakkında ailelere mutlaka önceden yazılı duyuru yapılmalıdır. Aileye gönderilen yazıda toplantının yeri, saati ve hangi konuda yapılacağı, gündemde yer alan maddeler hakkında bilgi verilmelidir. Görüşmenin içeriği ve amacı daha önceden aileye bilgilendirilerek ebeveynin merak ve kaygı duyması engellenmelidir. Toplantılar sırasında “ebeveynlerden ekonomik destek beklenmesi” gibi yargıları değiştirmeye özen gösterilmelidir. Toplantılarda sürekli olarak çocukların olumsuz yanları öne çıkartılmama­lı, çocukların yaptıkları yeni şeyler, olumlu özellikleri vurgulanmalıdır. MEB 2012 progra­mında bu toplantıların yılda iki kez yapılması önerilmektedir.

Okul Ziyaretleri: Okul ziyaretleri, ebeveynlerin program etkinliklerini ve okulun politika­sını anlamaları bakımından çok önemlidir. Çocuklar okula başlamadan önce ebeveyn­lerin okulu ziyaret etmeleri; anne babaların okulun işleyişi, okulda yapılan çalışmalar, kurallar, çocuklarının oynadıkları, uyudukları ortamları görmesi hem anne babaların okul hakkındaki merak ve endişelerini gidermekte hem de eğitim hakkında daha fazla bilgi sahibi olmalarını sağlamaktadır.

Geliş-Gidiş Zamanları: Çocukların okula geliş gidiş zamanları ebeveyn ile iletişim kur­mak için önemli fırsatlardan biridir. Öğretmen, ebeveynleri güncel olaylar ve gelişmeler hakkında bilgilendirebilir ve paylaşımlar yapabilir. Eğer önemli bir sorun yoksa o günün programı hakkında kısa birkaç cümle söylenmesi, ebeveynler için etkinlik örnekleri ve çocuğun bir önceki gün sınıf içindeki durumu hakkında kısaca bilgi verilmesi, çocuk hakkındaki bir gelişmeyi aile ile paylaşma ya da ebeveynin de öğretmene çocuğun bir gün öncesinde evde yaşadıkları ile ilgili ve çocuğun duygusal durumu hakkında bilgi vermesi yeterli olmaktadır.

İnternet Temelli Uygulamalar: İnternet kullanıcısı ebeveynler için duyuru ve haberleş­me amacı ile kullanılabilir. Anne babalara günlük olaylar, çocukların fotoğrafları, okulda yapılan çalışmalar hakkında bilgiler ya da haber mektupları e-posta aracılığı ile gönderi­lebilir. Eğitimci ailelerle iletişim kurabilmek için e-mail grubu oluşturabilir. Bu grup aracılı­ğı ile ailelerle paylaşacağı bilgileri ve yeni olayları tüm grup ile aynı anda paylaşabilir. Ai­lelerin de birbirleri ile paylaşımda bulunmaları sağlanabilir. Ayrıca aileler için hazırlanan web sayfası üzerinden hem ailelere bilgi verilmekte hem de ailelerin okul ve çocukların yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi edinmeleri sağlanabilmektedir.

Dilek Kutuları: Dilek kutuları anne babaların dilek ve isteklerini, önerilerini iletmelerini sağlamaktadır. Okulda tüm anne babaların görebileceği uygun bir yere bir dilek kutusu hazırlanmalı ve aileler dilek kutusu hakkında bilgilendirilmelidir. Bu sayede aileler sözel olarak ifade edemedikleri olumlu ve olumsuz düşüncelerini daha rahat bir şekilde ifade edebilirler. Belli aralıklarla dilek kutusuna gelen yazılar incelenmeli ve ailelerin istek ve önerileri dikkate alınmalıdır.

EBEVEYNLERİN EĞİTİM ETKİNLİKLERİNE KATILIMI

Anne babanın eğitim etkinliklerine katılımı farklı etkinlikleri içermektedir. Ebeveynleri, aile katılım etkinliklerine dâhil ederken öncelikli olarak yapabilecekleri etkinliklerden başlan­malıdır. Ebeveynler bilgi ve becerileri yolu ile çocukla­rın eğitimine katılabilirler. Ebeveynler; gezi, materyal yapımı gibi bazı özel etkinliklerde, Türkçe dil, müzik vb. gibi günlük etkinliklerde öğretmene yardım edebilir. Ebeveynlerin etkinliklere katılımını belirlemek için onlara öncelikle “Ebeveyn Katılım For­mu” uygulanmalıdır. Katılım formları uygulandıktan sonra değerlendirilmeli ve her ebe­veyn için bir katılım planı oluşturulmalıdır.

Ebeveynler çocuklarla yüz yüze gelecekleri eğitim etkinliklerine katılmadan önce; ailelere okul ve program tanıtılmalıdır Ebeveynlere belirli konularda eğitim verilmelidir. Ebeveynlere davranış kuralları, disiplin konusunda örnek olunmalıdır. Aileler için anaokulunda çalışma kuralları (etik kurallar, bilgilerin gizlili­ği vb.) ile ilgili bilgiler verildikten sonra basılı materyaller, broşür, kitapçıklar sunulmalıdır. Sınıf içi etkinliklere düzenli olarak katılacak ebeveynler için öğretmen tarafından eğitim programı, ebeveynden beklentiler, çocukla iletişim gibi konularda pratik bilgiler verilmeli ve ailelere bu konuda eğitim verilerek eğitimin kalıcılığını sağlamak amacı ile basılı ma­teryaller sunulmalıdır. Ebeveynlerle etkinlik hakkında konuşulmalıdır.

Bu görüşler doğrultusunda Milli Eğitim Bakanlığı, Temel Eğitim Genel Müdürlüğü, 36-72 Aylık Çocuklar İçin Eğitim programı güncelleme çalışmaları kapsamında ailelere uygu­lanmak üzere hazırlanmış Aile Destek Programı kapsamında;

  • “Okul Öncesi Eğitimin Önemi, Amacı, Aile Katılımı”
  • “Anne-Baba Tutumları ve Çocuğa Olası Etkileri”
  • “Olumlu Disiplin”
  • “Etkili İletişim”
  • “Çocukla Etkili Zaman Geçirme”

konularından ve beş oturumdan oluşan program, reh­ber kitabı ve eğitim materyalleri hazırlanmıştır. Ebeveynler sınıfta farklı düzeylerde yapılan çalışmalara katkı sağlayabilirler. Ebeveyn katılım programını hazırlarken ço­cuklarla doğrudan iletişim gerektirmeyen etkinliklerden (materyal hazırlama ve fiziksel ortamı düzenleme ile ilgili vb.),‘ rutin etkinlikler ve çocuklarla doğrudan çalışılan etkin­liklere (Türkçe dil, müzik vb.) doğru sıra izlenmelidir. Önce ebeveynin pasif gözlemci olduğu katılım çalışmalarından başlanıp daha sonra etkin bir şekilde katılımına yer verilmelidir.

Aile Katılım Aşamaları:

  • Ebeveynin gözlemci olarak yer alması,
  • Malzeme hazırlanmasında görev alması,
  • Sosyal etkinlik ve organizasyonlarda, alan gezileri, açık hava etkinliklerinde öğretme­ne yardımcı olması,
  • Sınıfta yeteneğine uygun bir etkinlikte öğretmenle birlikte görev alması,
  • Hikâye anlatma, pasta yapımı, bir eğitim materyali hazırlanması gibi etkinliği çocuklar­la birlikte gerçekleştirmesi,
  • Sınıfta öğretmen tarafından planlanan bir etkinlikte görev alması,
  • Yarım gün sınıftaki programa katılmasıdır.

Ebeveyn katılımı çalışmalarında anne babalara asla küçük düşürücü ve yapamayaca­ğı bir görev verilmemelidir. Tüm çalışmalarda ebeveynin gönüllü olarak katılması çok önemlidir.

EV ZİYARETLERİ

Kurum merkezli programlarda öğretmenler yılda en az birkaç kez ev ziyareti düzenle­melidir. Öğretmen çocukları ziyaret ederek çocuk ve aile hakkında bilmediği birçok şeyi öğrenmektedir. Ev ziyareti öğretmenin aileyi evde ziyaret ederek çocuğun yaşadığı doğal ortamı görmesini sağlamaktadır. Ayrıca okul etkinliklerine düzenli katılamayan ebeveyn­ler için ev ziyaretleri daha büyük önem kazanmaktadır. Ev ziyaretinde öğretmen; evdeki rutin işlerin çocuklar için öğrenme yaşantıları olarak nasıl kullanılabileceğini ebeveyne gösterir. Çocuk ve ebeveynin birlikte oynayabileceği bir oyun ya da etkinlik planlar. Ebe­veyni dinleyerek, onunla konuşup tartışarak onu destekler. MEB 2012 programında ev ziyaretlerinin yılda iki defa yapılması ve gözlem sonuçlarının bir raporla kayıt altına alınması önerilmektedir.

EBEVEYNİN YÖNETİM VE KARAR VERME SÜREÇLERİNE KATILIMI

Başarılı bir aile katılımı, okulun amaçları, okul ile iş birliği ve açık iletişim gibi konularda ebeveynlerin yönetim ve karar verme süreçlerine katılımı ile gerçekleşir. Ebeveynler ka­rar alma sürecine daha etkili katıldığında onlarda değişimler ortaya çıkar. Bu nedenle ailelerin de görüşlerini almak için ve aileleri temsil etmek amacı ile bir grup ebeveyn seçilebilir. Bu ebeveynler alınan kararlarda aileleri temsil etmek, onlar adına görüş bildirmek ve aynı zamanda alınan kararları ve yeni durumları ailelere iletip onların görüşlerini okula bildirmekte görev alabilir. Yeni ortaya çıkan durumlarda ailelerin görüşleri alınmalı ve uygun olanlar uygulamaya geçirilmelidir.

Ancak ailelerin her tür istek ve görüşünün uygulanamayacağı fikri, ailelere gerekçeleri ile birlikte açıklanmalı ve okul ya da sınıfı ailelerin yönetmesi/yönlendirmesi engellenmeli son kara­rın öğretmen ve okul yönetiminde olduğu vurgulanmalıdır.

EBEVEYNLİKLE İLGİLİ KURAMLAR

 BİYO-EKOLOJİK KURAM

Biyo-ekolojik kuram, insanların yaşadıkları çevre ile bağlarını inceler. Aile ekolojisi kura­mı, aileler ile ailelerin içinde yaşadıkları farklı çevreler arasındaki ilişkilere odaklanır. Bu bakış açısına göre aile, fiziksel yaşamını sürdürmek için doğal çevreye, insani bağlarını ve yaşama dair bakış açısını sürdürebilmek için toplumsal çevreye gereksinim duyar.

Biyo-ekolojikKuram’a göre insanlar edilgin değil, etkin varlıklardır. İnsanların yaşadığı çevre de durağan değil sürekli değişim içindedir. Tüm çevresel düzeyler zamanla değişi­me uğrar ve bu değişimler insan yaşamındaki değişimi ve gelişimi mümkün kılar.

Ekolojik modele göre merkezde bireyin bulunduğu bireyi çevreleyen iç içe geçmiş sosyo-kültürel katmanlar bulunmakta, bu kat­manlar birbiriyle etkileşim halinde bireyin gelişimini etkilemektedir. Buna göre çevre; mikrosistem, mezosistem, ekosistem, makrosistem ve kronosistem olmak üzere beşkatmandan oluşmaktadır.

Mikrosistem, çocuğun birebir ilişkide bulunduğu kişilerle etkileşiminden oluşur. Ebe­veynler arasındaki ilişkiler, ebeveynlerle çocuklar arasındaki ilişkiler, aile ortamı, yakın akraba ve arkadaşlar, çocuğun okulu mikrosisteme örnek olarak verilebilir. Gelişim iler­lerken mikrosistemin karmaşıklığı da artmaktadır. Çocuk büyüdükçe farklı mikrosistemler ile tanışır. Çocuk gelişiminde, arkadaşlarının seçiminde, oyun etkinlikleri, ailenin ilgi­leri ve kişisel özellikleri temel oluşturmaktadır. Çocuk okula başlayınca sınıf içinde farklı sosyal gruplara geçebilmektedir. Bu akran grupları, statü, prestij, dostluk, popülerlik gibi güçlü sosyal ödüller sağlar. Bununla birlikte akran grupları olumsuz etkiye de neden ola­bilmektedir. Akranların cesaretlendirmesi ve ödüllendirmeleri ile çocuk, zararlı davranış­lara da yönelebilir. Kopya çekme, hırsızlık, sigara alışkanlığı, alkol kullanımı, uyuşturucu, sorumsuz cinsellik gibi olumsuz davranışlar örnek olabilir.

Mezosistem ise ebeveynlerin içinde bulunduğu en az iki farklı mikro-sistem arasındaki ilişkileri ifade etmektedir. Çocuğun okulu ve ebeveynleri arasındaki ilişkilerin niteliği mezosisteme örnek olarak verilebilir.

Bir mikrosistem ya da mezosistem birbirini pekiştirmek için aynı veya farklı yol üzerinde olabilir. Çocuğun mikrosistemleri birbirini destekleyebilir ya da birbirine karşıt olabilir.

Mezosistemin tutarlı olması bireyi stres gibi olumsuzluklar­dan uzaklaştırır. Örneğin, ebeveynlerin ya da akranların önemi, bu iki sisteme uygunluk ya da karşıtlık durumunda olabilir. Fakat önemli olan, iki sistemin eşit, uygun ve tutarlı bir etkiye sahip olmasıdır. Bireyin davranışları ve kararlarında yakın mikrosistemleriyle ilişki şekli önemli rol oynamaktadır.

Ekzosistem düzey, çocuğun dolaylı olarak ilişkide bulunduğu politik birimler, inanç bi­çimleri gibi sosyal çevre eko sistemi oluşturur. Çocuğun kendisinin dâhil olmadığı ancak dolaylı olarak gelişimine büyük etki eden sistemler mevcuttur. Örneğin, çocuğun baba­sının işyerinde ortaya çıkan bir sorun ve işten çıkarılma ihtimali, aile içinde olan biteni de etkiler ve bu yolla çocuğun hayatında önemli rol oynar. Eğitim sektörü sisteminde maaşların düşük olması öğretmenlerin çalışmasını ve dolaylı olarak çocuğun okuldaki durumunu da etkilemektedir. Bu sistemler ise ekzosistemler olarak adlandırılır.

Makrosistem, sistemler hiyerarşisinin en üstünde yer almakta, bu sistem, toplumdaki genel geçer değerleri temsil etmektedir. Makrosistem düzeyinde de kültürel belirleyicilerin, ülke­nin kültürel ekonomik ve politik yapısının, yoksulluk, işsizlik, çocuk haklarına verilen önem gibi içinde bulunulan genel toplumsal koşullar ve çocuğun gelişimiyle ilişkisi tartışılır.

Kronosistem ise zamana bağlı olarak tüm sistemlerdeki değişimleri ifade eder. Tüm sistemlerde tarihsel süreçte meydana gelen değişimler ve bu değişimlerin aileyi, ebe­veynleri ve çocukları etkilemesidir. Kronosisteme göre; ebeveynler son 30 yıl içinde gide­rek otoriter ebeveynlik tarzından uzaklaşmaya başlamışlardır. Aynı zamanda kadınların öğrenim görmesinde ve iş yaşamında yer almasına ilişkin toplumsal değer yargılarında önemli değişiklikler yaşanmıştır. Cinsiyete dayalı eşitsizliklerin zaman içinde azalması çocuk yetiştirme anlayışlarını önemli ölçüde etkileyecektir.

SOSYAL BİLİŞSEL ÖĞRENME KURAMI

Sosyal bilişsel öğrenme kuramı Albert Bandura tarafından geliştirilmiştir. Bandura göz­lem yolu ile öğrenmeyi vurgulamaktadır. Sosyal öğrenme teorisinde temel faktör, bireyin başkalarını gözlemleyerek öğrenmesidir. Birlikte öğrenme ortamında, öğrenenlerle, öğ­retenlerin etkileşim içinde olması, öğrenen kişiye gözlemleme ile zihinsel fonksiyonlar geliştirmede katkı sağlayacaktır.

Sosyal öğrenme teorisine göre.model alma yolu ile öğrenme, bilgi aktarma işlevi ile gerçekleşmektedir. Gözlemci, yapacağı gözlem sırasında, uygun davranışlara yol gösterici olan, model aldığı davranışların sembolik temsillerini kazanmaktadır. Bandura , bireyin her şeyi doğrudan öğrenmesine gerek olmadığını, başkalarının deneyimlerini gözleyerek de pek çok şeyi öğrenebileceğini belirtmektedir. Bu durumda özellikle okul çağındaki çocuklara, birçok bilişsel, duyuşsal, sosyal ve psikomotor davranışlar beğeni­len, saygı duyulan yetişkinlerin model olmaları yolu ile kazandırılabilir. Eğitim durumunda öğretmenler, çocuklar için iyi birer model olabilirler ve çocuklara, yaratıcılığı, etkili öğren­me ya da çalışma stratejilerini, problem çözme becerilerini öğretebilirler.

Bandura’nın sosyal bilişsel teorisinin varsayımları incelendiğinde;

  • İnsanlar başkalarının davranışlarını gözlem yolu ile öğrenebilir.
  • Öğrenme, davranışın değişikliğine yol açan veya açmayan içsel bir süreçtir.
  • Davranış amaca yöneliktir.
  • İnsanlar kendi davranışlarını kontrol etmeyi ve davranışlarının sorumluluğunu almayı öğrenebilirler.
  • Ödül ve ceza davranışı doğrudan ya da dolaylı olarak etkileyebilir

Bandura’ya göre gözlem yolu ile öğrenme birbirine bağlı dikkat etme, hatırda tutma, davra­nış oluşturma ve motivasyonolmak üzere dört aşamalı bir sürece dayanmaktadır. Bu süreçler kısaca açıklanmıştır:

Dikkat etme, gözlem yolu ile öğrenmenin ilk aşamasıdır. Birey model alacağı kişinin davranışını gözler ve algılar. Dikkat etme basamağını bireyin ilgisi, gereksinimi, amaçları ve modele duyulan hayranlığı etkilemektedir.

Reklam

Hatırda tutma süreci, gözlem yolu ile öğrenilen bilgilerin hatırlanması için sembolleştirilip kodlandığı ve bellekte saklandığı bir süreçtir.

Davranış oluşturma, model alınan, dikkat edilen ve hatırda tutulan davranışın uygulan­ma aşamasıdır. Bireyin davranışları uygulamasında fiziksel özellikleri ve öz yeterlilikleri önemli bir rol oynamaktadır.

Motivasyon davranışın sürekliliğinde etkilidir. Bireyler gözlem yolu ile öğrendikleri dav­ranışların tümünü uygulamayabilirler. Bireyin çevreden aldığı tepki o davranışı taklit edip etmeyeceğini belirlemede önemli rol oynamaktadır. Bireyin gözlemlediği davranıştan sonra ödül varsa birey davranışı yapmaya daha istekli olmaktadır. Ceza verildiği du­rumlarda ise birey o davranışı yapmaya istekli olmamaktadır.

YAPISAL İŞLEVSEL KURAM

Yapısal işlevsel kuramda, tüm toplumsal olguların değerlendirilmesi toplumun işlevsel bir bütün olma niteliği kapsamında değerlendirilmektedir. Buna göre toplum, yapısal bek­lentiler doğrultusunda rol ve statülerini belirlemiş bireyler ve bireyler arası ilişkilerle ger­çekleşir.

Yapısal işlevsel kurama göre; toplum çok boyutlu bir sistemdir ve bu sistemdeki her par­ça bütünün çalışması için çaba göstermektedir. Bu sistemdeki parçalar arasında uyum ve yardımlaşma vardır. Sosyal yapının işlev ve sonuçları toplumun bir bütün olarak çalış­masını sağlamaktadır. Örneğin, ulusal ve dini bayramlar, cenaze, düğün gibi törenler ve dini törenler toplumun devamlılığını sağlamaktadır.

 Buna göre yapısal işlevci yaklaşımın en önemli kavramı rol kav­ramıdır. Bireyin sahip olduğu statü ise; bireyin sahip olduğu rollerin tamamıdır. Böylece bireyin statüsü toplum içindeki yerini belirler. Buna göre bireyler statü ve rollerine uyum sağladıkları düzeyde toplumsal işlevlerini daha iyi yerine getirmektedirler.

AİLE SİSTEMİ KURAMI

Dr. Murry Bowen, 1950’lerde Aile Sistemleri kuramını ortaya koymuştur.

Aile sistemi teo­risi, aile üyelerinin ailedeki her bireyin sağlık ve işlevsellik değişimlerinden etkileneceğini öne sürmektedir.

Bovven’a göre aile sistemleri kuramında;

  • Aile, birbirine bağlı ya da bağımlı sistemlerden meydana gelir.
  • Bireyi anlamak için bireyin aile sistemini anlamak gerekir.
  • Bir aile sisteminin üyesi olarak bütün üyeler birbirleri ile bağlantılıdır.
  • Sistemin her üyesi diğerlerini etkiler.

Aile sistemi kuramları aile bireylerine odaklanmak yerine ailenin bütününe odaklanmak­tadır. Ailenin karmaşık bir yapısı vardır. Aile sistemi genellikle birkaç alt sistemi kapsamaktadır. Aile yaşam döngüsü içinde ailenin alt sistemlerinin sayısı ve niteliği farklılık göstermek­tedir. Her alt sistemde bireyler geniş bir yaşam sistemi içinde yer almaktadır.

Birey, aile olarak betimlenen yaşam sisteminin bir alt sistemidir. Aile de geniş ailenin bir parçasıdır. Diğer bir geniş sistem de topluluk sistemidir. Topluluk sistemi de devlet sisteminin alt sistemidir. Bu sistemler arasındaki etkileşim nedeni ile bir alt sistemde ortaya çıkan bir sorun, diğer alt sistemleri de etkilemektedir.

SOSYAL İLİŞKİ KURAMI

Ebeveyn ve çocuk arasındaki ilişkinin niteliği ve özellikleri çocuğun sağlıklı gelişimi için önem taşımaktadır. Çocukların anne babaları ile kurdukları ilişkinin çocuk açısından öne­mi ve etkilerini en iyi açıklayan kuram bağlanma kuramıdır. Bovvlby ve Ainsvvorth tarafından geliştirilen Bağlanma kuramı, çocuğun temel bakımını sağlayan kişi ve çocuk arasındaki ilişkinin çocuğun gelişim süreci üzerindeki etkisine odaklanmaktadır.

Bovvlby’nin geliştirdiği bağlanma kuramı, nesne ilişkileri ve psikodinamik yaklaşımlar üzerine kurulmuş bir gelişim kuramıdır. Bağlanma kuramı temel olarak bağlanmada bebeklik ve çocukluk dönemine odaklanmaktadır.

about:blank

Bağlanma, bebek ile annesi babası ya da bakıcısı arasında olumlu, sağlıklı ve güçlü bir duygusal bağın kurulmasıdır. Bağlanma sistemi bebeğin ona bakan kişiye yakın ol­masını ve çocuğun dışarıdan gelebilecek tehlikelere karşı korunmasını sağlamaktadır. Bakıcı ile kurulacak yakınlığın korunması bağlanma sistemi içindeki en temel hedeftir ve bu sayede bebeğe güven içinde gelişebileceği bir ortam sağlanmaktadır.

Bebeklik döneminde bağlanma; belirli bir kişiye olumlu tepkilerin verilmesi, zamanın büyük bir kısmını o kişi ile birlikte geçirmek istemesi, korku anında o kişinin aranması, bağlanılan kişinin varlığı ile rahatlama gibi davranışları kapsamaktadır. Bebeklik döneminde bağlan­ma altı ile yirmi dört ay arasında şekillenmektedir. Bebekler bağlanma davranışlarını altıncı aya kadar ulaşabildikleri herhangi bir kişiye yönlendirebilirler. Ancak altıncı aydan itibaren bebekler bağlanma davranışlarını kendi tercih ettikleri, yakınlık kurmak istedikleri tek bir kişiye yönlendirebilir ve bu kişiye birincil bağlanma nesnesi denir

Birincil bağlanma nes­nesi ile bebek arasında farklı bir ilişki vardır. Eğer bebek bağlandığı kişi ile yakınsa kendi­sini güvende hissetmekte ve araştırıcı davranışlarda bulunabilmektedir. Bebek çevresini araştırdıktan sonra genellikle birincil bağlanma nesnesi olarak annesini görebilmektedir. Bebek açlık, susuzluk gibi birincil temel gereksinimlerinin karşılanması sırasında yaşadığı rahatlama duygusu ile bakıcısı ile olumlu duygular geliştirebilmektedir. Bebeğin özellikle bağlanma ilişkisinde yaşadığı yoksunluklar ve yetersizlikler ileriki kişilik yapısında ve kişiler arası ilişkilerinde çeşitli sorunların çıkmasına neden olabilmektedir.

KİŞİSEL ÖZELLİK KURAMI

 Anlık duygular ve durumlar ebeveynlerin davranışlarını etkiler. Ancak anlık duyguların çok ötesinde, kişisel özellik kuramcıları, insanların sahip olduğu kalıcı kişisel özelliklerin, kişi davranışları ile yakından ilişkili olduğunu ve bu kişisel özelliklerin ebeveyn davranışlarının birincil belirleyici olduğunu ileri sürerler. Kişisel özellik kuramcıları, genelde kişiler arasında duygusal, düşünsel ve güdüsel alanda gözlenen bireysel farklılıklar gibi içsel özelliklere odaklanır ve kişisel özelliklerde gözlenen bu farklılıkların davranışlara ne şekilde yansıdığını saptamaya çalışırlar.

**Ebeveynin kişisel özellikleri ile ebeveynin davranışları arasındaki ilişki, ilk olarak psikanalitik kuramcılar tarafından irdelenmeye başlanmıştır. Psikanalitik kuramcılar erken çocuklukta yaşanan bazı deneyimler ile yetişkinlikte görülen psikolojik bozukluklar arasındaki ilişkiyi anlamaya çalışmışlardır. Psikanalitik kuramın temel noktası, kişisel özelliklerinin ebeveynlik davranışlarını ve ebeveyn  ile çocuk arasındaki ilişkiyi etkilediğidir.

Empati kurma yeteneği, güvenilirlik, özerklik tanıma yönelimi ve duygusal yakınlık gösterebilme gibi kişisel özellikler, iyi bir ebeveyn olmak için gerekli özellikler olarak görülür. Öz yetkinlik algısının da iyi bir ebeveyn olmak için gerekli bir özellik olduğu söylenebilir. Öz yetkinlik, çocuk bakımı sırasında ebeveynin karşılaştığı sıkıntılar nedeniyle çabucak karamsarlığa kapılıp çocuktan uzaklaşmasını ve ya çocuğa karşı olumsuz bir tavır takınmasını önlemede etkilidir. Öz yetkinliği yüksek olan ebeveynler, sıkıntılar karşısında daha dirençlidirler ve sorunları çözmek için daha farklı yollar arama konusunda daha isteklidirler.

Buna karşıt olarak gerek geçici gerekse de kalıcı kişisel özelliklerin çocuk bakımı ve ebeveynlik rolünü olumsuz etkilediği söylenilebilir. Öte yandan depresif ebeveynlik, çocukta kısa ve uzun süreli olumsuz etkiler doğurur.

BEŞ FAKTÖR KİŞİLİK MODELİ

 Psikanalitik kuramın kişisel özellikleri ve ebeveynlik davranışları alanında etkisinin azalmasıyla birlikte, bilimsel çalışmalara dayalı yeni bakış açıları ortaya çıkmaya başlamıştır. Araştırmacılar faktör analizi adı verilen istatistiksel çözümleme yöntemi kullanarak insanların temel kişilik özellikleri bakımından beş temel gruba ayrılabilecekleini ortaya koymuşlardır. Bunlar; dışa dönüklük, uyumluluk, öz disiplin, duygusal dengelilik, yeni deneyime açıklık olarak adlandırılır.

  1. Dışa dönüklük: Bir kişinin çevresindeki insanlarla ne miktarda ve hangi yoğunlukta etkileşime girdiğidir. Ebeveynlik, başka birini(çocuk) içeren sosyal bir görev olduğu için bu bilgiler ışığında dışa dönük olan bireylerin içedönük bireylere oranla daha iyi ebeveyn olmaları beklenir. Dışa dönüklük ile duyarlı, ilgili, duygusal yakınlık gösteren ve çocuğa zengin uyaranlar sunan ebeveynlik davranışları arasında güçlü ilişkiler olduğu saptanmıştır.
  2. Uyumluluk: İyi huylu, işbirliği gösteren ve güvenilir kişiler için kullanılan bir tanımdır. Bu özelliği gelişmiş olan bireyler sıcak, nazik, bencil olmayan, esnek dürüst, uyumlu kişiler olarak bilinirler ve bu kişilik özelliklerinin gösterdiği gibi uyumluluk düzeyi yüksek olan bireyler daha etkili ve iyi ebeveynler olacakları tahmin edilebilir.
  3. Öz disiplin: Düzenli, sorumlu ve güvenilir bireyler için kullanılan bir tanımdır. Aşırı öz disiplinli kişiler, iş yaşamında üstün başarılar gösterseler bile, çocuk bakımında aşırı öz disiplin, katı ve otoriter bir ebeveynlik tarzının ortaya çıkmasına, dolayısıyla çocuğun bağımsız, yaratıcı ve sorgulayıcı bir birey olması için engel teşkil edebilir. Bu nedenle, öz disiplinin ebeveynlikle ilgili ilişkisinin çok açık olmadığı ve bu kişilik özelliğindeki aşırılıkların çocuğa ve ebeveyn-çocuk ilişkisine zarar vereceği düşünülür.
  4. Duygusal dengelilik: Psikososyal riskler ve sıkıntılar karşısında kişinin gösterdiği uyumdur. Duygusal bakımdan dengeli ve güvenli olan bir bireyin, kırılgan bir duygusal dengeye sahip olan bireye göre daha etkili bir ebeveyn olacağını ve çocuğun gelişimine daha olumlu katkılarda bulunacağını tahmin ederiz. Duygusal bakımdan dengeli olan anne babalar çocuklarına karşı daha olumlu bir tavır sergilerken, duygusal bakımdan dengesi bozulmuş anne babaların çocuklarını daha fazla tehdit ettikleri, korkuttukları, küçük düşürücü ifadeler kullandıkları saptanmıştır.
  5. Yeni deneyime açıklık: Hayal gücü yüksek ve bağımsız düşünebilen bireyleri tanımlamak için kullanılan bir özelliktir. Yeni deneyimlere açık olan bir kişi, geniş ilgilere sahiptir ve yeni yaşantılardan haz alır. Yeni deneyimlere açık olan kişilerin, gelenekçi kişilere oranlar daha olumlu ebeveynler oldukları saptanmıştır. Yeni deneyimlere açık olan babaların çocuk bakımına daha çok katıldıklarını ve çocuklarıyla daha fazla ilgilendiklerini ortaya konmuştur.

OKUL ÖNCESİ EĞİTİM PROGRAMI İLE BÜTÜNLEŞTİRİLMİŞ AİLE DESTEK EĞİTİM REHBERİ (OBADER)

 AİLE EĞİTİMİNİN AMACI

■ Ailelere okul öncesi eğitimin amacını, önemini açıklamak,
■ Ailelerin okula uyum sürecinde çocuklarına yardımcı olmalarını sağlamak,
■ Ailelerin çocuklarının gelişimleri hakkında bilgi sahibi olmalarını, yaş gruplarına göre  gelişim özelliklerini tanımalarını ve çocuklarına destek olmalarını sağlamak,
■ Aile bireyleri arasında sağlıklı iletişim kurulmasını desteklemek,
■ Çocukların davranış ve alışkanlıklarını düzenlemede değişik yolları öğrenmelerini sağlamak,
■ Ailelerin okuldaki eğitime paralel tutum ve davranışları benimsemelerini sağlamak,
■ Ailelerin okuldaki eğitime katılımlarını arttırmak.

AİLE EĞİTİMİNİN İLKELERİ

 Etik İlkeler

■ Aile eğitimlerinde hedef kitlenin sosyal ve kültürel yönleri göz önünde bulundurulmalıdır.
■ Aile eğitiminin başarıya ulaşabilmesi için katılımda gönüllülük sağlanmalıdır.
■ Ailelerle çalışırken gizlilik esasına uygun davranılmalıdır.
■ Aile üyeleriyle insan haklarını dikkate alan, saygılı ve açık bir biçimde iletişim kurulmalıdır.
■ Çalışmalarda sabırlı, dürüst ve adil davranılmalıdır.
■ Çocuk gelişimi ve eğitimi ilkelerinin ve disiplin anlayışının oluşturulmasında çocuk haklarını dikkate alan ve şiddet karşıtı çocuk eğitimi teşvik edilmelidir.
■ Ailelerin kendi güçlerini fark etmeleri konusunda yardımcı olunmalıdır.

 Genel İlkeler

■ Karşılıklı beklenti ve sorumlulukların neler olduğu açıkça belirtilmelidir.
■ Katılımı yüksek ve sürekli bir aile eğitimi için “Aile Eğitimi İhtiyaç Belirleme Formu” kullanılarak eğitimler ailelere uygun zaman dilimlerine göre düzenlenmelidir.
■ Aile eğitimi programı için savunu (il, ilçe veya bölgesel düzeyde) çalışmaları ve tanıtım kampanyaları düzenlenmelidir.
■ Katılacakları programdan kendileri, aileleri ve çocukları için sağlayabilecekleri yararlar açık bir dille anlatılmalıdır.
■ Aile bireylerinin kişisel gelişimlerine katkı sağlayacak yollar gösterilmelidir.

Uygulama İlkeleri

■ Toplantının konusu, amacı ve önemi vurgulanmalıdır.
■ Katılımcılara isimleri ile hitap edilmelidir.
■ Katılımcılara karşı güler yüzlü, hoşgörülü, saygılı ve sabırlı olunmalıdır.
■ Katılımcılara önyargılardan arınmış, duyarlı tepkiler verilmelidir.
■ Çalışılacak olan konuda önce  ailelerin fikirleri alınmalı, sonra eksik kalan kısımlar tamamlanmalıdır.
■ Katılımcılarla çalışılırken sorular sorulmalı, açıklayıcı örnekler verilmelidir.
■ Konu dışına çıkılmamalı ve bilgi hataları yapmamaya özen gösterilmelidir.
■ Zaman, konunun içeriğine uygun bir şekilde etkili kullanılmalıdır.
■ Toplantı sonunda değerlendirme etkinlikleri aracılığıyla oturumlar değerlendirilmeli ve bir sonraki konu tanıtılmalıdır